Sizlerle, geçtiğimiz Cumhuriyet Bayramı tatilinde gittiğimiz Kastamonu’nun Cide ilçesinde bulunan Loç Vadisi’nde yaşadıklarımızı paylaşmak istiyorum.
Amacımız, hem memleketimizin yabanıl hayat zenginliği, kanyonları ve vadileri ile doğa güzeli bir köşesi olan LOÇ vadisini gezip görmek, hem de buradaki HES (Hidro Elektrik Santral) çalışmaları kapsamındaki doğa tahribatını gözlemlemek ve bu tahribata karşı direniş gösteren yöre köylüsüne destek vermekti.
LOÇ Vadisi’ndeki HES çalışmasını Ümran Boru ve iştiraki Orya Enerji yürütüyor. Köylülerin ellerindeki tapulara rağmen kamusallaştırıldığı iddiasıyla köy ortak merası ve özel arazilerinde bu yaz başında çalışmalara başlamışlar ve binlerce ağaç kesmişler. Milli parklar kapsamında ve sit alanı olan vadide, pek çok yabanıl hayvanın yaşam alanı tehlikede.. Köylülerin açtığı dava ise kaplumbağa hızıyla ilerliyor. Çalışmalar köylülerin direnişi ve dönüşümlü olarak destek veren çevrecilerle engellenmeye çalışılıyor.
Orada bulunduğumuz süre içinde, tapulu alanlarına girildiğini ifade eden, kafalarında-boyunlarında Rıfat Ilgaz’ın sarı yazmaları*, ellerinde tapularıyla, çalışmanın usulsüz olduğunu ve durdurulması gerektiğini belirterek kamyonları ve iş makinelerini engellemeye çalışan köylüler ile Orya Enerji’nin güvenlik görevlileri ve işçileri arasında çıkan arbedede köylüler ve biz destekçilerin de arasında bulunduğu pek çok kişi tartaklandı, küfür ve tehditlere maruz kaldı. Çevrede bulunan ‘gözlemci’ konumundaki jandarma, talep etmemize rağmen, müdahale etmeyip çekip gitti.
Olaylar sırasında yaşadığımız mağduriyet ve şikâyetlerimizi içeren dilekçeleri Cide’de, ne Savcı’ya, ne jandarmaya, ne de karakola verebildik. Olayların gerçek mağdurları olarak bizler muhatap bulamazken, Orya Enerji çalışanları jandarma binasına girip çıkıyordu. Jandarma bizim ulaşamadığımız Savcı ile sürekli görüşüp kararları bize aktarıyordu. Gerçekten sinir bozucu bir durumdu.
Yaşadığımız tüm bu olaylar sırasında Cide’de devleti temsil eden bütün kurumların Ümran Boru & Orya Enerji ile birlikte çalıştıklarına, şaşırarak, birebir tanıklık etmiş olduk.
Bizler, doğada geziler yaparak, onun dinginleştirici sağaltıcı kucağında gerginliklerimizden, arınırken, memleket genelinde, tüm usulsüzlükler ve karşı davalara rağmen, devletin de desteğiyle peyder pey inşası yapılan-tamamlanan HES’ler sonrasında belki de gezecek görecek, bize ana şefkati sunan güzelim doğa parçalarından geriye birşey kalmayacak. En önemlisi de, yabanıl hayata büyük bir darbe vurulacak, memleketimizin pek çok endemik bitkisi, fauna ve florası zarar görecek, yok olacak. Bu durum tarıma dayalı ekonomimizin büyük ölçüde sekteye uğramasına neden olacak, üreticileri ve dolayısıyla biz tüketicileri de önemli ölçüde etkileyecektir.
Çok geç olmadan, HES’lerin durdurulması için harekete geçmeli, yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası olan doğamızın tahrip edilmesine seyirci kalmamalıyız..
Bu yalnızca yöre insanının değil, hepimizin sorumluluğu. Sorumluluğumuzun bilinciyle doğal kaynaklarımıza sahip çıkmalı, yöre halkı ile dayanışma içinde olmalıyız.
Ancak, güçlü bir kamuoyu ile bu tahribatı önleyebiliriz..
Loç Vadisi hakkında daha ayrıntılı bir haber:
http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/loc-vadisi-direniyor-haberi-35264
Loç Vadisi Koruma Platformu: http://www.locvadisi.com/
DSİHES Projeleri :
http://www.dsi.gov.tr/ska/ska.htm
http://www.dsi.gov.tr/skatablo/Tablo1.htm
Yapımı tamamlanmış, yapımı devam eden ve planlanmış olan toplamda 726 adet HES mevcut.
Hes projeleri & firmalar: http://www.firmasayfasi.com/yapan/hes-projeleri/
* SARI YAZMALI
Ya dertlisin, ya sevdalı…
Eşsiz kalmış keklik misin?
Uçamazsın, sekemezsin.
Alan almış, satan satmış
Beşik kertmesi başın bağlı
Başını alıp gidemezsin!
Yavru kuşum, bu sendeki güzellik
Başlık mıdır, harçlık mıdır babana!
Değerini biçen biçmiş
Kız evlâtsın, eğeceksin boynunu
Şerbetini içen içmiş
Davul zurna gideceksin yabana!
Gelin değil yoz tarlada ırgatsın,
Kadın değil, ana değil, kul köle.
Kargacaklım, aybasanlım, malyaslım,
Babandan mı miras sana bu çile?
Bir çile ki soydan soya,
Bir acı ki anadan kıza.
Yari gider gurbet ele bekle, dur.
Kiminin künyesi Kore'den gelir,
Kiminin mektubu Almanya'dan,
Kuşun kanadında gelir, okunur.
Bir gece yarısı çalınır kapın
Alıp götürürler erkeğini,
Kaçak mıdır, kaçakçı mı bilmezsin,
Yüreğine kızgın hançer sokulur.
Uyku girmez kalan yaşlı gözüne
Gökte misin, yerde misin
Bekleyişin ezgi olur, açılır,
Türkü olur yaprak yaprak dökülür:
"Pencerelerde perde misin?"
Kara kışta limon fidesi gibi
Isıtırsın yetimini koynunda.
Boynu bükük büyütürsün yavrunu.
Avucu kınalı, özü sürmeli,
Tabanı nasırlı, eli kazmalı,
Kara toprak ellerinde un ufak…
Ellerinde bir tek tohum
Dolu dolu, sarı sarı bir başak!
Al paçalıklı sırtı küfeli,
Başı çifte çifte sarı yazmalı
Siler gibi alın terini çevrene
Bu kara yazıyı alnından silip
Kendi öz yazını, kendin yazmalı!
Rıfat ILGAZ